1 Haziran 2015 Pazartesi

"KADIN" OLMAYI UNUTTUK.....

Kadın dediğin sarmalamalı, bağışlayabilmeli, dişi kuş olmalı, anaç olmalı dendi bize.
Öyle öğrendik.
Hayatta ne kadar çok yalnız kaldıysak, bu "yeteneklere"e sarıldık.
Çünkü her düştüğümüzde kalkarken "aferin valla" denilen her cümleyi hanemize gurur yazdık.
Hep böyle olmak zorunda sandık kendimizi.
Buraya kadar sorun yoktu....

Sorun , sadece kendimiz düştüğünde değil de, hayatımızdaki adam sendelediğinde veya başarısız olduğunda, kendimiz düşmüşcesine O'nu pışpışlamayı marifet saymamızla başlıyordu.

O'nun gerçekten desteğe ihtiyacı olduğu zamanlarla, tembelleşmeye başladığı, sürekli kaldırılmaya alıştığı anlara meyil etmesini karıştırmaya başladığımız zamanlarda zurnanın deliği zırt ediyordu.

Belki değişir, şansı yaver gitmedi, bu sefer olmadı ama bir dahaki sefere belki... diye diye kadın olmanın o "yetenek"lerini hiç ettik.

Kadın olmanın o naif, güzel, korunmaya-kollanmaya hazır tarafını unuttuk. Erkekleştik.
Ve buna alıştık, alıştırıldık, normalleştirdik.

Restorana gitttiğimizde garsona işaret eden, araba parkında valeye bahşiş veren, eve gelen ustalarla muhatap olan, marketten torbaları taşıyan olduk.

İçten içe kendimizle sahte bir gurur duyduk. "ayaklarımın üstünde duruyorum ya, hiç bir erkeğe ihtiyacım yok" dedik. Buna inandık ve deli gibi tutunduk.

Çünkü zamanla yalnız olmayı marifet saydık.

Yanlış yaptık.

"Kadın" olmayı becermek de bir marifetmiş.Geç de olsa öğrenmek de güzelmiş.
Teşekkür ederim, bunu bana gösteren adam........

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder